31 Mayıs 2014 Cumartesi

Urban Decay Naked 3

Merhabalaar

Bu paleti görürgörmez aşık oldum diyebilirim. Tam benim sevdiğim pembe bazlı nude renklerden oluşuyor. Gerek Youtube'da gerekse sipariş verdiğim sitede görünce bayılmıştım. Paletin kendi rengi yine içindeki renkler gibi pembemsi ve çok hoş bir renk. Üzerinde Naked 3 yazısı da çok şık. İçinde aynı nude renklerde iki başlı bir fırça da bulunmakta. Fırçanın kalitesini çok da beğendiğimi söylemem; ama hiç yoktan iyidir. :)


Soldan sağa doğru renkler strange,dust,burnout,limit,buzz,trick, nooner, liar,factory,mugshot,darkside ve blackheart.

Doğrusunu söylemek gerekirse kendi başına sürüldüğünde çok da belli olmuyor gibi geldi bana. Önce mutlaka primer sürmek gerekli renklerin kendini göstermesi için ve kalıcı olması için. Paletin solundan ikinci renk olan dust çok toz gibi. (adı da öyle zaten ama :)) ) Diğerlerinin kremsi yapısına sahip değil. Bu nedenle de cilde yapışmadığı gibi üflediğinizde bile uçma özelliğine sahip. Dolayısıyla da içindeki simler göz altlarına düşüyor maalesef. :( O yüzden palet içinde kalitesini en beğenmediğim far bu. En sevdiğimse liar adlı far. Çok değişik ve hoş bir renk. Yapısı da diğerlerine göre daha iyi sanki. O renk baz alınarak harika makyajlar yapılabilir. Belki de kendikendime çok büyüttüğümden dolayı biraz hayal kırıklığına uğradım sanırım. Özellikle ödediğim parayı hesaba kattığımda daha fazla birşeyler beklemiştim. :)

Renk seçimleri paletin tam adına layık. Bu kadar rengi bir araya getirip, arayıp bulmak çok zaman alır diye düşünüyorum. O yüzden de bu paleti herşeye rağmen seviyorum. Fakat dediğim gibi umduğum kaliteyi bulamadım maalesef. Daha ucuz fiyatlara daha kaliteli farlar alnıabilir. Aldığıma birazcık pişman oldum desem yalan söylemiş olmam. Ama birazcık :))) Diğer iki naked paletin üçüncüden daha iyi olduğunu duymuştum. Sonraki hedefim Naked 2 'yi almak olacak sanırım. Bakalım onun kalitesi nasıl. :) 
Şimdilik bu kadar. xxx


30 Mayıs 2014 Cuma

BB cream de neymişşş

BB creamle tanışmam bundan 2 yıl önceydi. Cildi özellikle de yanakları oldukça kuru olan biri olarak fondöten denemelerimden bir türlü verim alamadığım için farklı arayışlar içine girdim.

Birgün kozmetik mağazasında Garnier BB cream isminde fondötenimsi bir kremle karşılaştım. Yapısı bildiğimiz nemlendirici kıvamında. Hemen internetten araştırdım ve BB cream'ların Asya'lı kızlar ve erkekler tarafından yüze ışıltı ve sağlıklı görünümü vermek için kullanıldığını öğrendim. Yüze sürüldüğünde ise kesinlikle ağırlık yapmıyor. Özellikle kuru ciltler için harika bir ürün!! Yalnız benim cildim kuru olmasına rağmen üzerine pudra sürüyordum matlaştırmak için. Kapatıcılığı ise orta derecede. Yani yüzünüzde çok fazla leke ve sivilce varsa bu üründen mucize beklememek gerek.


Gel gelelim bu harika ürün kaldırıldı. Neden olduğunu hiç bilmiyorum ama yerine bunun uzun tüplü olanı çıktı. O diğerinin aksine yağlı ciltler için. :( Ve cildime sürdüğüm zaman tahmin edersiniz ki hiç güzel durmuyor. Kalıcı olmasına çok kalıcı hakkını yemeyim ama güzel durmadıktan sonra kalıcı olsa ne işe yarar ki! Onun üzerine Maybelline BB cream'ini aldım. O da aynı ilk çıkan Garnier BB cream gibi kıvamı ve yoğunluğu fakat kalıcılığı hakkında bişey söyleyemiyeceğim.
İki saat sonra insanın yüzünden uçup gidiyor sanki ve kapatıcılığı da o kadar iyi değil.



Yani sonuç olarak arayışım hala devam ediyor. :) Bu arada L'oreal'in BB creamini almaya kalkıştım ama mağazadaki kız vermek istemedi. En açık rengi size koyu gelir dedi. :( Bir sonraki deneyeceğim BB cream sanırım Guerlain ama o da biraz pahalı olduğu için şimdilik deneyemiyorum..

BB cream deneyimlerim bunlar şimdilik. :)) <3 p="">

18 Mayıs 2014 Pazar

Küçük şeyler


Eveeet ev hazırlama telaşı içerisinde olduğumu yazmıştım zaten. Evim minicik, kutu gibi, tek yatak odalı bir ev. :) Bence içini dolduramayacağım 150 m2 evlerden çok daha sıcak ve samimi bir ev olacak. Bir çok eşyam şu anda hazır olmasına rağmen hala alınması gereken o kadar çok şey var ki :) Ama olsun herşey zamanla, herşey sırayla.

Geçen gün ucuz bir mağazadan bir kaç süs eşyası alayım dedim. Malum bir ev süs eşyaları hele de resim çerçeveleri olmadan kesinlikle olmaz. En çok küçük şeyler güzelleştirir bir evi. Detaylar önemli :) Böyle şeyler için çok da fazla para harcamamak gerek üstelik de :)



Bu çerçevenin konsepti çok hoşuma gitti. Değişik boyutlar ve şekiller. Düzensiz ama düzenli bir görünüm oluşturuyor. :)


Fincan altlıkları olmadan olmaz tabi ki :) Bunların renkli slikon olanları da vardı ama ben kuşlusunu daha güzel buldum.


Fiyonklar ve kalpler :) Tam benlik. 


 Bunu mağazada görünce mumlar için altlık olarak almıştım ama eve gelince bi de baktım ki üzerinde gösterdiği taşlar ve mumluklar da için de :) Hem de çook ucuz bir fiyata. Çok sevindim ve şaşırdım. :)



Vee pembe bir ''ev'' süsü olmadan olmaz dedim :)


Şimdilik aldığım süs eşyaları bunlar. Evim çok küçük olduğu için daha fazla alır mıyım bilmiyorum. Sanırım önce diğer büyük eşyaları yerleştirip daha sonra eksik kalan yerleri doldurmam gerekicek. :)

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Hayat devam ediyor...

Hayat devam ediyor..

Hüzünleriyle, sevinçleriyle ne de çok şey yaşamışız.. Bu blog'u açtığımda tek derdi okul olan hıncını kelimelerden alıp şiirler, yazılar yazan küçük, yalnız bir kızdım. Şimdiyse belki de 10 yıl sonra, çok şey yaşamış, çok insan tanımış, artık yazılar yazamayan , yazsa bile hıncını onlardan alamayan evli ama hasreti bitmemiş bir kadınım.

Kadınım evet, kendim için belki de ilk defa bu kelimeyi kullanıyorum. Belki de hala kendimi 10 yıl önceki o kız sanıyorum. Ama değilim. Şimdi çok daha güçlüyüm, şimdi çok daha seviyorum. Daha az ağlıyorum, daha çok çaba harcıyorum. Daha çok isyan ediyorum, daha çabuk toparlanıyorum. Bi tek şey var ki hiç değişmedi. Hala pembekoliğim.

Dedim ya; hayat devam ediyor. Her ne kadar klişe bir laf da olsa. Başka nasıl anlatılır ki..

Hayat devam etmiş ve ben büyümüşüm. Makyaj yapmayı öğrenmişim, bir sürü dil öğrenmişim, kimseye güvenmemeyi, birini deli gibi sevmeyi öğrenmişim.

En önemlisi de ne olursa olsun hayatın güzel olduğunu, her yağmurun ardından güneş çıkmasa da yağmurun can yakmayacağını ve güneş çıkana kadar sabredebileceğimi öğrenmişim.

Ama hala öğreneceğim o kadar çok şey var ki. Şimdilerde bir ev nasıl kurulur, iş yerindeki insanlarla nasıl başaçıkılır, nasıl daha çok sabredilir, nasıl daha çok anlayış gösterilir onları öğrenmeye çalışıyorum.

Blog'umun bundan sonraki kısmını yeni öğrenmeye çalıştıklarımı ve deneyimlerimi paylaşmaya ayıracağım.
Dedim ya şimdilerlerde ev kurma telaşındayım. Maddi açıdan zor olsa da, insanın hayatında yaşayabileceği en güzel telaşlardan biri.

Neyse bugünlük bu kadar. :)